A' dan Z'ye Hastalıklar
Abse:
İçi cerahat dolu şişliklere verilen
isimdir. Vücudun her tarafında ortaya
çıkabilir. Nedeni vücuda giren
mikroplardır.
Adale romatizması:
Çoğunlukla, şiddetli soğuk
algınlıklarından sonra görülen ve
hareket etmenin zorlaşmasına neden olan
bir çeşit romatizmadır. Tıp dilinde
Myalgia, Fibrozit denir. Korunmak için
terli çamaşırları, en kısa zamanda
değiştirmek ve üşütmemek gerekir.
Adenit:
Boyundaki lenf damarlarının şişmesi
sonucu meydana gelen iltahaplı şişliğe
adenit denir.
Ağız yaraları:
Ağız yaraları, "basit" ve "derin" veya
"sert kenarlı" yaralar olmak üzere iki
grupta toplanabilir. Çoğunlukla, üşütme
veya hazımsızlıktan kaynaklanır.
Yaraların etrafı, kırmızı bir çizgi ile
çevrilidir. Başlangıçta, içi su dolu
kabarcıklar halindedirler. Sonradan
patlayarak etrafa yayılır ve sancılı
ağrılara neden olurlar. Çocuklarda;
kızamık ve çiçek hastalıkları sırasında
da aynı yaralar meydana gelebilir.
Ağrılı aybaşı hali
: Tıp dilinde
dysmenorrhoea/dismenore denilen bu hâl,
özellikle aybaşı kanamasının başladığı
ilk gün görülür. Bazı kimselerde,
ağrılar aybaşı kanamasının başlamasından
bir kaç gün önce ortaya çıkar ve
kanamanın başlamasıyla kesilir. Bir
kısmında da kanama başlamadan, kanama
görülen günlerde ve sonraki birkaç gün
içinde hissedilir. Bu çeşit ağrılara,
çoğunlukla 18-24 yaşları arasındaki
kadınlarda rastlanır. Ağrı, göbek
altında veya bacakların üst kısmında
kasılmalar şeklinde başlar. Kusma
görülebilir. Yüz, sararır ve terleme
artar.
Akrep sokması
: Akrep; sıcak ve nemli
yerlerde yaşayan, kıvrık ve kalkık
kuyruğuyla zehirli bir iğnesi olan
böcektir. Akrep soktuğunda yapılacak ilk
iş; soktuğu yerin altını ve üstünü
sıkıca bağlamaktır. Sonra; iğnenin
bulunduğu yer, iki parmak arasına
alınıp, kan akıncaya kadar sıkılır ve
üzerine amonyak sürülür.
Albüminüri
: İdrarda, albümin
bulunmasına; Tıp dilinde Albüminüri;
halk arasında ise, aktutma denir. Bir
çok hastalıklarda, özellikle Böbrek
hastalıklarında, idrarda albümin
görülür. Mümkün olduğu kadar süt içmeli,
patates haşlaması ile muhallebiyi
sofradan eksik etmemelidir. Baharatlı
yiyecekler, biber, turşu ve tuz
kesinlikle terk edilmeli; kahve ve fazla
miktarda su içilmemelidir.
Alerji
: Vücudun, bazı madde
veya hava şartlarından etkilenmesi yahut
psikolojik etkenler sonucu ortaya çıkan
bir hastalıktır. Önce, alerjiye neden
olan etkenleri bulmak gerekir. Alerjinin
belirtileri de; şahsa göre değişir.
Kiminde kaşıntı, kiminde kurdeşen,
kiminde astım görülür. Hasta, eğer bazı
maddelerle temasından dolayı alerji
oluyorsa, o maddenin uzaklaştırılması
ile mesele kendiliğinden çözümlenmiş
olur.
Altını ıslatmak: Tıp
dilinde Enuresis denir. Altına ve
yatağına işeyen çocuklar; genellikle
anne ve babasından yeteri kadar sevgi ve
ilgi görmeyen çocuklardır. Hastalık,
belli bir nedenden kaynaklanmıyorsa;
yapılacak iş, çocuğa ihtiyacı olan
sevgiyi vermektir; ancak altını
ıslatmak, herhangi bir böbrek
rahatsızlığı veya şeker hastalığından da
kaynaklanabilir. Bu nedenle doktora
gitmek gerekir.
Anne sütünün azlığı:
Anne sütünü artırmak için bol bol sulu
gıdalar yemek, üzüntülerden sıyrılıp bir
süre dinlenmek faydalıdır.
Anus kaşıntısı: Anus
(şerç); yani sindirim kanalının
doğrubağırsak denilen son kısmındaki
çıkış deliği veya çevresinde (oturak
yerinde) görülen kaşıntıların nedeni
çeşitlidir. Bunlar arasında; kılkurtları,
sümüksü akıntı, basur, çatlak, ishal
veya kabızlık, egzama (mayasıl), sinir
bozukluğu veya yeteri kadar temizliğe
dikkat edilmemesi sayılabilir.
Apandisit:
Körbağırsağın iltahaplanması sonucu
ortaya çıkan bir hastalıktır. Müzmin
apandisitte; kat’iyetle ilaç verilmez.
Ameliyat gerekir. Had apandisit; karnın
ortasından başlayıp, sağ alt kısma
yerleşen bir ağrı ile kendini gösterir.
Hazımsızlık ve gazdan şikayet edilir.
Kusma görülebilir bazen de miğde
bulantısı olur.
Arı sokması:
Arı; bal ve balmumu yapan fakat,
iğnesiyle sokan bir böcektir. Hassas
bünyeli kimseleri soktukları
zaman,onların şok geçirmelerine neden
olabilirler. Eşek arıları ise; bal
arılarına nazaran daha tehlikelidir. Arı
sokmasında yapılacak ilk iş; arının
iğnesini, ucu yakılmış bir iğne ile
çıkarmaktır. Sonra arının soktuğu yerin
alt ve üstünden sıkıca boğulur. Üzerine
soğuk su dökülür.
Arpacık:
Halk arasında it dirseği de denir.
Doktorların Hordoleum dedikleri
hastalıktır. Göz kapağındaki herhangi
bir kılın dibinde; içi dolu bir şişlik
meydana gelir. Acı ve zonklama vardır.
Arpacıkla, hiçbir şekilde oynamayın, onu
sıkmayın! Beslenmenize önem gösterin,
üzüntülerinizi bırakıp biraz daha mutlu
olmaya bakın.
Astım
:
Hasta, kriz geldiği zaman soluk almakta
zorluk çektiğini zanneder, gerçekte
nefes vermekte zorluk vardır. Bunun
nedeni de, akciğerlerdeki küçük hava
borularının daralmasıdır. Buralardan
geçen hava, ıslığa benzeyen bir ses
çıkarır, ki buna hırıltı denir. Astım,
bir kaç grup nedenden kaynaklanır.
Bunların başında da bünye gelir. Yani,
bazı kimselerde baş ağrısı ne kadar tabi
bir şeyse, diğerlerinde de astım o kadar
doğaldır. Bazı kimseler, toz, kıl,
yumurta, süt, aspirin, çiçek tozu ve
benzeri şeylere karşı hassastırlar. Bu
hassasiyet, astım krizleri şeklinde
kendini gösterir. Tedavi için, hastayı
etkileyecek bu unsurların ortadan
kaldırılması yapılacak ilk iştir. Aşırı
heyecan veya korku da astım krizine yol
açabilir. Bu gibi durumlarda hastayı
sakinleştirmek yapılacak ilk iştir. Bazı
kimselerde de, Had Bronşit sonucu astım
krizi görülebilir. Kalp yetmezliği de
astım krizine neden olabilir.
Astigmatlık:
Göz yuvarlağı çaplarının düzensiz olması
sonucu ortaya çıkan bir çeşit göz
bozukluğudur. Hasta; noktaları bir çizgi
halinde görür. Çoğunlukla doğuştandır.
Miyopluk veya hipermetroplukla beraber
de görülebilir. Bazı astigmatlar, baş
ağrılarından da şikayet ederler. Tedavi
için doktorun vereceği gözlüğü kullanmak
gerekir.
Aşırı aybaşı kanaması:
Aybaşı görme arasındaki süre normaldir.
Fakat kanama çoktur ve normal süresinden
fazla devam eder. Nedenleri çeşitlidir:
rahimde ur, rahim çarpıklığı, yorgunluk,
sinir bozukluğu, ateşli hastalıklar veya
evlilik hayatındaki uyuşmazlıklardan
kaynaklanabilir.
Ateş:
Vücut sıcaklığının yükselmesine ateş
denir. Vücut sıcaklığı bedenin her
yerinde aynı değildir. Örneğin;
termometre ağıza konulduğunda görülen
ısı, koltuk altına konulduğunda
gösterdiği ısıdan 0,5 derece daha
düşüktür. Diğer taraftan, vücut ısısı
gün boyunca da 0,5 derece oynar. Sabahın
erken saatlerinde ısı düşük, akşam
saatlerinde yüksektir. Vücut ısısı 36,2
- 37,5 arasında ise normaldir. Ateşle
birlikte; üşütme, titreme, baş ağrısı,
bunalma, huzursuzluk, vücut kırgınlığı,
iştahsızlık, kabızlık, sayıklama, havale
veya koyu renkli idrar çıkarmada
görülebilir. Ateşin nedeni, genellikle
soğuk algınlığı, grip, bademcik
iltihabı, boğaz ağrısı, bronşit,
sinüzit, kulak iltihabı, bağırsak
iltihabı veya böbrek hastalıklarından
biri olabilir. Bu nedenle tedaviden önce
nedeni tespit etmek gerekir.
Ayak ağrıları:
Çoğunlukla yorgunluk, bağ yerlerinin
burkulması, fazla kilo almak veya bazı
hastalıklardan kaynaklanabilir. Önemli
bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda
yapılacak masaj ve dinlenme çok faydalı
olur.
Ayak burkulması:
Yürürken, koşarken veya atlarken ayak
kaslarının beklenmedik bir durumla
karşılaşması sonucu görülür. Burkulmadan
hemen sonra ağrı, şişme ve morarma
olabilir.
Ayak çıbanı: Ayak
derisindeki ter bezleri ve kıl
keselerinin mikroplanması sonucu ortaya
çıkar. Çıban yerinde, ilk önce sert ve
kırmızı bir kabartı belirir. Ağrı
vardır. Sonra iltihaplanır. Çıbanı
sıkmamak gerekir.
Ayak şişmesi: Ayak
şişmesi; uzun süre ayakta durma, dolaşım
sisteminin yetersiz olması, gebelik,
uzun süre hareketsiz kalma veya incinme,
burkulma sonucu ortaya çıkar.
Ayak terlemesi:
Ayakların normalden fazla terlemesi
genellikle ter bezlerinin aşırı derecede
çalışmasından kaynaklanır. Diğer
taraftan, kalın çorap giymek, ateşli bir
hastalık veya normal vücut sıcaklığının
düşmesi de ayak terlemesine neden
olabilir.
Aybaşı düzensizliği:
Aybaşı kanaması normal olarak 2-7 gün
sürer. Normal olarak 28 günde bir
görülen aybaşı kanaması, bazı hallerde
vaktinden önce veya sonra da
görülebilir. Nedeni; asabi krizler,
hormon dengesizliği veya bünye zayıflığı
olabilir.
Aybaşı kanaması azlığı:
Aybaşı kanının normal miktarı; sağlam
kadınlarda 7-77 gram arasında değişir.
Çoğunda 27-75 gram arasındadır. Ortalama
miktar 50 gram kabul edilir. Aybaşı
kanının yukarıda belirtilen miktarlardan
az olması, çoğunlukla ruhsal durumla
veya kansızlıkla ilgilidir.
Aybaşı kanamasının gecikmesi:
Normal olarak zamanı geldiği halde
aybaşı kanaması başlamazsa; gebelik,
kansızlık, tiroid veya karaciğer
hastalıkları akla gelebilir. Ayrıca
yorgunluk, sinirlilik veya adetten
kesilme de düşünülebilir.
Aybaşı kanamasının uzun sürmesi:
Normal aybaşı kanaması 2-7 gün devam
eder. Bazı kimselerde bu süre uzar. O
zaman rahimde ur veya kist olduğundan,
yumurtalıkların üşütülmüş olmasından,
sinir veya kalp hastalığından şüphe
edilir. Tedaviye geçmeden önce esas
nedeni bulmak gerekir. Önemli bir durum
yoksa aşağıdaki reçetelerden arzu edilen
uygulanır.
Aybaşı kanaması yokluğu:
Genç bir kız buluğ çağına geldiği halde,
aybaşı görmeye başlamamışsa, aybaşı
yokluğundan söz edilir. Bu durum
karaciğer hastalıklarından, kansızlıktan
veya tiroit bezi bozukluğundan
kaynaklanabilir. Öncelikle nedeni bulmak
gerekir. Normal aybaşı gören kadının da;
kansızlık, karaciğer rahatsızlıkları,
beslenme bozuklukları veya tiroid bezi
hastalıkları sonucu aybaşı kanamaları
kesilebilir. Öte yandan aybaşı yokluğu,
gebeliğin veya menapozun işareti
olabilir.
Bademcik iltihabı: Bademciklerin iltihaplanmasına tıp
dilinde tonsilit denir. Bademcikler şiş, kırmızı ve yeşilimtrak beyaz renkte
cerahatlı görünümdedir. Yutkunma sırasında ağrı yapar. Hastada kırıklık, baş
ağrısı ve vücut ağrıları vardır. Hastalık birdenbire üşütme ve ateş ile başlar.
Gereği gibi tedavi edilmezse orta kulak iltihabı, böbrek iltihabı, romatizma ve
kalp hastalıklarına neden olabilir.
Bağırsak gazı: Bağırsaklarda hissedilen şişkinlik, bağırsak
gazından kaynaklanır. Nedeni, bağırsakları besleyen bezlerin yeteri kadar
çalışmaması, yemek yerken fazla hava yutma veya sinir bozukluğudur.
Bağırsak iltihabı: Beslenme bozuklukları, soğuk veya sıcak
içecekler veya kullanılan bazı ilaçlar, hastalığın nedenleri arasındadır. Tıp
dilinde kolit denir. Tedavide rejim ve istirahat esastır. Yenmemesi gerekenler:
Lahana, karnıbahar, kabak, domates, yağlı et suları, yağlı et ve balıklar,
konserveler, av etleri, pastırma, sucuk, salam, börek, taze ekmek, bütün
baharatlar, alkol. Yenilmesinde sakınca olmayanlar: un veya sebze çorbaları,
yağsız ızgara etler, yoğurt, patates püresi, pilav, beyaz peynir ve sebze
yemekleri.
Bağırsak kanaması: Önemli bir hastalığın işareti olabilir.
Önce kanamanın nedenini tespit ettirmek gerekir. Kısa sürede kesilmeyen
kanamalarda mutlaka doktora başvurmak gerekir.
Bağırsak solucanları: Bağırsak solucanları, insan vücudunda
asalak olarak yaşarlar. Bunlara bağırsak kurtları da denir. Genellikle 5 grupta
toplanırlar.
- Yuvarlak kurtlar
- Kıl kurtları
- Kamçı kurtları
- Kancalı kurtlar
- Şerit
Balgam: Sümüksü, cerahatli veya kanlı görünüşte bir
maddedir. Bronşitin işareti olabilir.
Basur: Son bağırsakta bulunan siyah kan damarlarının
genişleme, şişme ve kanamalarına; halk arasında basur, tıp dilinde hemoroid
denir. Başka bir hastalığın da belirtisi olabilir. Kabızlık, hamilelik,
şişmanlık, soğuk yerlerde fazla oturma, alkol alışkanlığı ve son bağırsaklardaki
bazı hastalıklar, basura neden olur. Basurlar iç ve dış olmak üzere ikiye
ayrılır. İç basur; makatın içinde meydana gelen basurlara verilen isimdir. Dış
basur; makatın dışında, küçük, yuvarlak, eflatuni renkte tümörlerdir. Tedavide
ilk şart, kabızlığı gidermektir.
Baş ağrıları: Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır.
Bunlar; şöyle sıralanabilir.
- Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları.
- Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları
- Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları
- Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları
- Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan
kaynaklanan baş ağrıları
- Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları
- Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları
- Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları
- Saralılarda görülen baş ağrıları
- Çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen,
alerjik baş ağrıları
- Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları
- Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları
- Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları
- Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları
Baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Başdönmeleri: Hasta, kendisinin veya etrafındaki eşyanın
boşlukta döndüğünden şikayet eder. Tıp dilinde vertigo denen baş dönmelerinin
nedenleri çeşitlidir. Bunlardan başlıcaları şunlardır:
- Kulak ağrısı
- Araç tutmaları
- Ani hava değişimi
- Bazı göz hastalıkları
- İlaç zehirlenmeleri
- Düşük veya yüksek tansiyon
- Damar sertliği ve bazı kalp hastalıkları
- Kansızlık ve kan hastalıkları
- Mikrobik hastalıklar
- Beyin hastalıkları
- Sara ve bazı ruh hastalıkları
Tedaviye başlanmadan önce hastalığın gerçek nedeninin tespit edilmesi gerekir.
Baş dönmelerine yapılacak ilk iş; hemen oturmak veya öne eğilmek ve mümkünse
hemen yatmaktır. Baş dönmesi sık sık oluyorsa mutlaka bir doktora gitmek
gerekir.
Bayılmalar: Geçici olarak uyanıklık halinin kaybolmasına
halk arasında bayılma tıp dilinde senkop denir. Bu durumda beyin hücrelerine
giden oksijen azalmıştır. Bayılmanın nedeni; yorgunluk, uzun süre ayakta kalmak,
ani heyecanlar, tansiyon yüksekliği, gebelik, kansızlık, damar sertliği ve kalp
hastalıklarıdır. Bayılmadan önce baygınlık hissi gelir. Sonra yüz kül rengini
alır. Arkasından da terleme, çarpıntı, göz kararması ve baş dönmesi görülür. Bu
gibi durumlarda yapılacak ilk iş hastayı hemen yatırmak, elbise ve çamaşırlarını
gevşetmektir. Sonra yüzüne su serpilir ve amonyak koklatılır.
Bel ağrısı: Esaslı bir hastalıktan kaynaklanmayan bel
ağrıları, çoğunlukla yorgunluk sonrası görülür. Dinlenmekle geçer. Uzun süren
bel ağrılarında mutlaka doktora görünmek gerekir.
Bel gevşekliği : Cinsel ilişki sırasında, meninin vaktinden
önce boşalmasına verilen isimdir. Halk arasında erken boşalma. Tıp dilinde ise
ejakulasyon denir. Nedeni çoğunlukla ruhsaldır. Tedaviye sinirleri dinlendirmek,
açık havada dolaşmak, sabah akşam ılık banyo yapmak ve hazmı kolay şeyler
yemekle başlanır.
Belsoğukluğu : Tıp dilinde gonore denilen bir çeşit zührevi
hastalıktır. Cinsi münasebetle bulaşır. İdrar yollarında acıma, yanma, şişlik ve
akıntı ile belirir. Akıntı cerahatlıdır. Bu cerehat ellere bulaşacak ve eller de
gözlere sürülecek olursa, körlüğe neden olabilir. Kadınlarda da, beyazımtırak
cerahatlı akıntı, sık sık idrara gitme, idrar yaparken ağrı ve yanma ile kendini
gösterir. Üreme organlarında akıntı görüldüğünde, mutlaka tedavi edilmesi
gerekir. Aksi halde kendisinde bel soğukluğu görülen, bu hastalığı cinsel
ilişkide bulunduğu herkese bulaştırır.
Boğaz ağrısı : Havasızlıktan, toz, sigara içmek, burun
tıkanıklığı, dişeti iltihabı gibi nedenlerden kaynaklanır.
Boğaz iltihabı : Tıp dilinde farenjit veya anjin adı verilen
bu hastalığın nedenleri; nezle ve grip gibi ateşli hastalıklarla, havadaki
zararlı maddeler, sinüzit, alkol veya sigaradır. Yapılacak ilk iş; istirahat
etmektir. Mümkün olduğu kadar az konuşmak da yararlıdır.
Boğmaca : Bulaşıcı bir hastalıktır. Tıptaki adı
Pertussis'dir. Çoğunlukla 1 ila 4 yaşları arasındaki çocuklarda çok görülür.
Ortalama olarak 4-6 hafta devam eder. Hastanın burnu akar, nöbet halinde gelen
öksürük görülür. Bazen kusmaya neden olur. Tedavi için kesin yatak istirahati
şarttır. Hastaya sık sık fakat az miktarda yumuşak yiyecekler verilmelidir.
Boyun tutulması : Soğuk almaktan, boynun çarpık durumda bir
süre kalmasından veya nezleden kaynaklanır.
Böbrek
ağrısı : Böbrek ağrısının nedenleri
çeşitlidir. Bunlar arasında: böbrek taşı, böbreklerden idrar akışının tıkanıklık
nedeniyle düzensizliği, böbrek uru, böbreklerden çıkan zehirli atıkları mesaneye
taşıyan borularda taş, ur veya kan pıhtısı, böbrek apsesi olabilir. Ağrılar
sırasında terleme ve kusma da görülebilir.
Böbrek iltihabı : Böbreklerin iç kısımlarının
iltihaplanmasıdır. Tıp dilinde piyelonefrit adı verilir. İki çeşiti vardır:
- Akut Böbrek İltihabı : Ani olarak ortaya çıkan, titreme, kaburga altlarında ve
yanlarında başlayıp, kasıklara kadar yayılan bir ağrı ile kendini gösterir. Sık
sık idrara gitmek ihtiyacı duyulur. İdrar çıkarken de yanma ve ağrı hissedilir.
İlk önlem olarak belin iki yanına sıcak su torbası konur. Bol su, limonata ve
açık çay içilir.
- Kronik Böbrek İltihabı : Akut böbrek iltihabının gereği
gibi tedavi edilmemiş olması, kronik böbrek iltihabının başlıca nedenidir.
Hastada iştahsızlık, ateş, halsizlik, baş ağrısı, ağrılı idrar etme ve bel
ağrıları görülür. Yapılacak ilk iş, bol bol meyva suları içmek ve aşağıdaki
reçetelerden birini uygulamaktır. Ayrıca tuz ve hayvani gıdalar azaltılmalıdır.
Böbrek kumu : Yeterince su içilmemesi, A vitamini eksikliği,
böbrek üstü bezlerinin fazla çalışması ve bazı böbrek hastalıkları, böbreklerde
kum birikmesine neden olur.
Böbrek taşı : İdrarda bulunan oksalat billurlarının meydana
getirdiği böbrek taşları, kum tanesi kadar olabildiği gibi pinpon topu
büyüklüğünde de olabilir. Ufak taşlar böbrekten kolaylıkla çıkabilr. Büyükler
ise böbreklerden mesaneye giderken şiddetli ağrılara neden olur Göğsün yukarı ve
ön kısmında, kaburgaların altında, ani ve kıvrandırıcı ağrı hissedilir. Terleme
ve kusma da görülebilir. İdrarın rengi bulanık ve bazen kanlıdır.
Böcek sokması : Böceğin ısırdığı yerde şiddetli kaşıntı,
kızarıklık ve şişlik görülür. Böceğin zehirli olabileceğini düşünerek aşağıda
tarif edilen işlem yapılır. Vakit kaybetmeden böceğin soktuğu yerin alt ve
üstünden sıkıca bağlanır. Sonra böceğin soktuğu yer iki parmak arasına alınıp,
sıkılır ve zehirli kanın akması sağlanır.
Bronşit : Akciğerlere giden havayollarının iç yüzündeki
zarın iltihaplanmasıdır. Akut ve kronik olarak iki gruba ayrılır.
- Akut Bronşit : Genellikle grip, kızamık, boğmaca veya tifo gibi hastalıklar
sırasında görülür. Sisli ve soğuk havalarda çok rahatsız olurlar. Hastalığın
başlangıcında kuru ve ağrılı öksürük, az yapışkan balgam, sonraları sümüksü
cerahatli balgam ile hafif ateş ve halsizlik görülür. Mutlaka tedavi edilmesi
gerekir.
- Kronik Bronşit : Bu çeşit bronşitte; havayollarını yağlayan bezler büyümüş, iç
yüzlerinde bulunan tüyler görevini yapamaz olmuştur. Mutlaka tedavi edilmesi
gerekir.
Her iki bronşitte de yapılacak ilk iş sigarayı bırakıp istirahat etmektir.
Burkulmalar : El ve ayak bilekleri herhangi bir kaza sonucu
burkulabilir. Bu gibi durumlarda, bilekte ağrı ve şişme görülür. Yapılacak ilk
iş, burkulan yeri rahat bir duruma sokmaktır.
Burun ahtapotu : Burunda et büyümesinden kaynaklanan bu
hastalığa tıp dilinde adenoid ve polip denir. Hastanın burnundan soluması
güçleşir. Daha çok ağzından nefes alıp verir.
Burun akıntısı : Burun akıntısının nedeni; nezle, saman
nezlesi, sinüzit, müzmin nezle, alerjik burun iltihabı veya burna herhangi
birşey kaçmış olmasıdır. Ayrıca kızamık başlangıcında da görülür.
Burun kanaması : Çeşitli nedenlerden kaynaklanan burun
kanamalarına tıp dilinde epistaksis denir. Genç erkeklerde genellikle ergenlik
dönemlerinde, genç kızlarda ise, çoğunlukla aybaşı kanamaları sırasında görülür.
Bir de; yüksek tansiyonun neden olduğu burun kanamaları vardır. Gençlerde
görülen ve önemli olmayan burun kanamaları çok kolay durdurulur ve korkulacak
bir şey yoktur. Tansiyon yüksekliğinden kaynaklanan ve genellikle orta yaşlarda
görülen burun kanamalarını durdurmak ise biraz zordur. Yapılacak ilk iş hastayı
hemen oturtmak, başını öne doğru hafifçe eğip, burnunun kanayan deliğini on
dakika kadar bastırmak, bu sırada ağızdan nefes almasını ve yutkunmasını
söylemektir.
Burun tıkanıklığı : Saman nezlesi ve sinüzitte görüldüğü
gibi, başka bir hastalığın da belirtisi olabilir.
Cinsel soğukluk : Tam manasıyla tatmin olamayan kadının
cinsel ilişkiye gereği gibi cevap vermemesine; tıp dilinde firijidite denir.
Nedeni daha çok ruhsaldır.
Çarpıntı : Tıp dilinde palpitasyon denilen çarpıntının
nedenleri çeşitlidir. Bir kalp hastalığı söz konusu değilse; fazla sigara içmek,
alkol, yorgunluk, sinirlenmek, kansızlık, hazımsızlık, çay, kahve veya
zehirlenmelerden kaynaklanabilir.
Çıbanlar : Derideki kıl keseleri veya bezlerinin
hastalanması sonucu ortaya çıkan sızıntılı, ıslak kabarcıklara çıban denir.
Katiyetle sıkılmamaları gerekir.
Çıkıklar : Kemiklerden herhangi birinin oynak yerinden
kısmen veya tamamen ayrılmasına çıkık denir. Bu durumda yapılacak ilk iş doktora
gitmektir.
Çiçek hastalığı : Tıp dilinde variola denilen bulaşıcı bir
hastalıktır. Hastalık şiddetli titreme ve 41 derece ateşle ortaya çıkar.
Hastalık mikrobunun vücuda girmesiyle ortaya çıkması arasında geçen süre 10-14
gündür. Hasta istirahat ettirilir , başkaları ile görüşmesi yasaklanır. Doktorun
tavsiyelerine uyulur. Bol su ve şerbet içirilir.
Çiller : Çoğunlukla beyaz tenli, kırmızı saçlı kimselerde
görülen çiller, yüze serpilmiş ufak lekeler halindedir. Nedeni; cildin güneşe
karşı gösterdiği tepkidir. Olgunlaşmış çillerin yok edilmesi mümkün değildir.
Ancak koruyucu önlemler alınır. Yüzünde çil olanların güneşte fazla durmamaları
ve yüzlerini sık sık yıkmaları tavsiye edilir.
Çocuk felci : Omuriliğin ön kordonlarının iltihaplanması
sonucu felçle neticelenen bir hastalıktır. Tıp dilinde poliomelitis denir.
Bilhassa yaz ve sonbahar aylarında görülür. Nedeni bir çeşit virüstür. Lağım
sularının yiyeceklere bulaşması, sineklerin taşıdığı mikroplar, hastalığa
yakalanmış kişinin ağız ve burnundan çıkan damlacıklarla bulaşır. Çocuk felcine
küçükler yakalanabileceği gibi büyükler de yakalanabilir. Hastalık mikrop
kapıldıktan 7-21 gün içinde ortaya çıkar. Hastada ateş, baş ağrısı, boğaz
ağrısı, kusma, yorgunluk, boyunda kasılma, ve sırt ağrıları vardır. Hastalığın
ilk günlerinde gerekli tedaviye başlanmazsa, özellikle kol ve bacaklarda felç
görülür. Hastalığın başlangıcında hastayı diğer kimselerden ayırmak ve yatırmak
gerekir. Çocuk felcinden korunmak için Salk aşısı veya Sabin aşısı yaptırmak
gerekir. Bu aşının ilki çocuk 6 aylık olmadan önce, ikincisi ilk aşıdan 2 ay
sonra, üçüncüsü, ikinci aşıdan 6 ay sonra yapılır. 5 ve 15 yaşlarında da
tekrarlanır. Tedavi için mutlaka doktora başvurm k gerekir.
Çocuklarda gelişme bozuklukları : Çocuklarda görülen gelişme
bozukluklarının çoğu kötü beslenmeden kaynaklanır. Bunun yanı sıra; geçirilen
bir hastalıktan kaynaklanan veya irsi olarak da gelişme bozukluğu görülebilir.
Nedeni test etmek için doktora başvurmak gerekir.
Çok uyumak : 1 ila 4 yaşları arasındaki çocukların; geceleri
13, öğleden sonra da 2 saat olmak üzere, günde 15 saat uyumaları, sıhhatli
büyümelerini sağlar.
5 ile 7 yaşları arasındaki çocuklara ise, geceleri 11-13 saat uyku yeterlidir.
8-14 yaşları arasında 9-11 saat; 15 yaşından sonra da 8 saat uyku yeterli gelir.
20 yaşını geçenlere 6-8 saat gece uykusu yeterlidir.
Çürükler : Cilt yırtılmadan altındaki bir kılcal damarda
görülen kanama halk arasında çürük denir. Tıp dilinde ise ekimoz denir. Bu gibi
durumlarda yapılacak ilk iş, çürüğün üzerine soğuk su ile kompres yapmaktır.
Dalak hastalıkları : Karın boşluğunun solunda, midenin arka
tarafında bulunan dalak; eskimiş kırmızı kan hücrelerini yok eder, gerektiği
zaman da yeni kırmızı kan hücreleri imal eder. Sıtma ve tifo gibi bulaşıcı
hastalıklar veya kansızlık sonucu dalak hastalanabilir.
Damar sertliği : Vücuttaki kan damarlarının bir kısmının
veya tamamının sertleşmesi sonucu, esnekliklerini keybetmesine; halk arasında
damar kireçlenmesi tıp dilinde ise Arterio Skleroz veya Atheremo denir. Nedeni,
kan damarlarının iç kısımlardaki hücrelerin esnekliğini kaybedip, zayıflaması
veya kandaki yağlı maddelerin birikinti yaparak, damarı darlaştırmasıdır.
Belirtileri baş dönmesi, baş ağrısı, titreme, yürürken sendeleme, düşünme ve
öğrenme gücünde zayıflama, sinirlilik veya damarın sertleştiği bölgelerde
ağrılar görülür. İlk belirtiler görüldüğünde önlem alınacak olursa, korkulacak
bir şey yoktur. Hastanın neşe ve cesaretini kaybetmemesi ve doktorun
tavsiyelerini yerine getirmesi iyileşmede atılacak ilk önemli adımdır. Damar
sertliği teşhisi konan kimse, perhiz yapmalı, alkol ve sigara gibi keyif verici
maddeleri bırakmalı, yumurta, tereyağı ve benzeri yiyecekleri terk etmeli, tuzu
da azaltmalıdır. Ayak damarlarında meydana gelebilecek herhangi bir hastalığı
önlemek için de dar ayakkabı giymekten kaçınmalıdır.
Deri iltihabı : Çoğunlukla kullanılan sabun, deterjan,
boyalar ve bazı bitkilerin neden olduğu bu hastalığa tıp dilinde Dermatit denir.
Tedaviye deride iltihaplanmaya sebep olan şeyi belirleyip, onu terk etmekle
başlanır.
Deri kanseri : Deri üzerinde ufak bir şişlik veya bir türlü
iyileşmeyen bir yara şeklinde başlayabilen bir çeşit kanserdir. Şişlik,
başlangıçta ufak bir yumru şeklindedir. Bir süre sonra aynı yer açılır ve yara
haline dönüşür, sonra kabuk bağlar. Bu gibi durumlarda telaşlanmamak; ancak
acele etmek gerekir. Erken tedavi edildiği takdirde iyileşir.
Deri kuruluğu : Tıp dilinde iktiyoz denen bu hastalıkta
deri, kuru, pul pul ve bazen de çatlak görünümdedir. Merak edilecek bir durum
yoktur. Sık sık sıcak banyo yapmak şikayetlerin çoğunu geçirir.
Deri lekeleri : Deride görülen esmer lekelere "Karaciğer
lekeleri", beyaz lekelere de "Vitligo" adı verilir. Bunlar merhem veya kremlerle
gizlenebilir.
Dil büyümesi : Kısa süreli dil büyümelerinde aşağıdaki
reçeteler kullanılır. 2-3 günde geçmeyen dil büyümesinde, doktora başvurmak
gerekir.
Dil felci : Sinir sistemindeki bir bozukluktan dolayı, dil
gücünün kaybolmasıdır. Doktor tarafından tedavi edilmesi gerekir.
Dil iltihabı : Tıp dilinde Glossit denilen bu
iltihaplanmanın nedeni, çürük dişler, dişeti iltihabı, sigara, çok sıcak veya
çok soğuk şeyler yemeyi alışkanlık haline getirmiş olmaktır. İhmal etmemek
gerekir. Çünkü dil kanseri veye dil ülseri belirtisi de olabilir. Mutlaka
doktora başvurmak gerekir. Yapılacak ilk iş, sigarayı bırakmak, çürük dişleri
tedavi ettirmek, ve kötü alışkanlıkları terk etmektir.
Dil ülseri : Dilde görülen; etrafı kırmızı, içi su dolu
küçük kabarcıklar, dil ülserinin belirtisi olabilir. Derin ve sert kenarlı dil
yaralarında, mutlaka doktora başvurmak gerekir. Diğer dil yaraları, hazımsızlık
veya gripten kaynaklanabilir.
Diş ağrısı
: Diş ağrısı; dişin çürümesi, minesinin aşınması, dişetlerinin
iltihaplanması veya bunlara benzer nedenlerden kaynaklanır.